20.11.2017

Masalın Etkisinden Kurtulamayan Bir Milletin Masal Kahramanını Arayış Hikayesi ''Kaguya''




   Bugün size bir masal anlatacağım ve masalın etkisinden kurtulamayan bir milletin masal kahramanını arayış hikayesini...

   Her şey ~1000 yıl önce Japonya’da başladı. Yaşlı adam, her zaman olduğu gibi o gün de bambu ormanına gidecek ve bambu ağaçlarını kesecekti. Hazırlığını yaptı, evden çıkarken eşiyle vedalaştı ve yola koyuldu. Yaşlı çiftin çocukları olmamıştı, üstelik çok da fakirlerdi. Yaşlı adam ormanda her zaman kesim yaptığı bölgeye doğru ilerlerlerken, bambuların arasından gelen kuvvetli bir ışık dikkatini çekti. Hızla oraya doğru gitti ve gördüğü şeye inanamadı: Çünkü gördüğü şey küçük bir bebekti, birileri oraya bırakıp gitmişti. Hemen bebeği aldı ve sevinçle eve doğru koşarak olanları eşine anlattı. Yaşlı çiftin mutluluğu inanılmazdı, çünkü artık bir kızları vardı.

   Bebeğe, “ışık saçan bambuların prensesi” anlamına gelen "Kaguya" ismini vermişlerdi. Kaguya gerçekten de prensesler gibi güzel bir bebekti. O günden sonra yaşlı çiftin hayatında ilginç şeyler olmaya başladı. Mesela yaşlı adamın kestiği her bambunun içinden bir altın çıkıyordu. Bebek, yaşlı çifte uğurlu gelmiş ve bambulardan çıkan altınlarla gün geçtikçe fakirlikten kurtulmaya başlamışlardı.

   Zaman geçmiş, yaşlı çift zenginleşmiş, Kaguya ise artık genç bir kız olmuştu. Güzelliği ise dillere destan hale gelmişti. Kaguya’yı gören ona aşık oluyor ama o kimseyi istemiyordu. Hatta kapıya gelen prenslerle evlenmemek için onlardan imkansız şeyler istemişti. Bu durum imparatorun kulağına gitmiş ve Kaguya’yı çok merak ederek onun evine kadar gitmişti. Onu görmesiyle aşık olması bir oldu. Kaguya, prenslerden istediği gibi ondan imkansız şeyler istemese de, imparatorun evlilik teklifini kabul edemeyeceğini söyledi. Buna çok üzülen ve yapacak bir şeyi de olmayan imparator, buna rağmen sık sık Kaguya’yı görmeye gider ve her defasında teklifini yenilerdi.


   O günlerde Kaguya oldukça üzüntülüdür, gece gökyüzüne doğru bakınca üzüntüsü artmakta, Ay’ı görünce de sürekli ağlamaktadır. Bu durumu fark eden ailesi, Kaguya’ya neden ağladığını sorar. Kaguya, uzun zamandır sakladığı gerçeği artık söylemek zorundadır. Kendisi bu dünyadan değil, Ay’dandır. Uzun yıllar önce Ay’daki bir savaş nedeniyle, ailesi onu korumak için Dünya’ya bırakılmıştır. Ancak artık Ay'a dönmesi gerekmektedir ve Ay takvimine göre 8.ayın 15’inde Ay’a gidecektir, buradan ayrılacağı için çok üzülmektedir. O gün geldiğinde Kaguya, imparatorun korumalarına ve ailesinin ağlamalarına rağmen Ay’a gider ve bir daha da geri gelmez. Giderken imparatora ölümsüzlük iksiri bırakmıştır, ancak o, onsuz sonsuz bir hayat istemediğini söyler ve iksiri en büyük dağa döktürür. Kaguya’nın mesajını da, belki ona ulaşır diye o büyük dağın tepesinde yaktırır ve o dağ ölümsüzleşerek ismi Fuji (Japonca ölümsüzlük) olur.


   Kaguya’nın ardından yıllar boyunca hikayeler, romanlar yazıldı, filmler çevrildi. Sadece Japonya’da değil, Amerika’da bile.


   


   Kaguya’nın Ay’a gittiği, Ay takvimine göre her 8. ayın 15’i, Japonya’da festival ilan edildi. Kaguya artık hiç unutulmayacaktı. Ancak daha da ilginci, Japonların Ay’a gönderdiği uzay aracına Kaguya ismi verildi ve Kaguya’nın Ay’a gittiği gün, Ay’a fırlatıldı.


   Kaguya, Ay'a gittiğinden beri pek çok fotoğraf gönderdi. Sanki masaldaki Kaguya'nın, Dünyadakilere selamı gibi...











   Kaynak: https://twitter.com/lagaribey/status/787740752658980864

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder