Hangisi? Doğanın frekansı 440Hz mi, yoksa insanın frekansı 432Hz mi?
Yazının açılışını Tesla’nın o meşhur sözüyle yapalım: Evrenin sırlarını öğrenmek istersen her şeyi enerji, frekans ve titreşim olarak düşün. Daha önce yazmıştım: Biz dahil evrendeki her şeyin ama her şeyin özünde enerji var ve bu yüzden her şey sürekli olarak titreşim halinde. Ancak her şey aynı hızda titreşmiyor, kimi yavaş, kimi hızlı. Bu hızı (frekansı) ölçmek için Hertz (Hz) adı verilen bir birimi kullanıyoruz. Bir şey, saniyede kaç defa titreşiyorsa, frekansı o kadar Hz diyoruz. Bu temel teknik girişten sonra asıl konuya geçebiliriz.
Her şey gibi Dünya da belli frekanslarda titreşiyor ve çoğu kişi bu frekansları, “Dünya’nın kalp atış ritimleri” olarak adlandırıyor. Bilimsel açıdan ise bunlar Schuman Rezonansları olarak biliniyor. Dünya 7.8, 14, 20, 26, 33, 39 ve 45 Hz frekanslarında titreşiyor. Bu frekanskardan 7,8 Hz'lik frekans, en büyük manyetik alanın frekansı olması dolayısıyla dünyanın ortalama frekansı kabul ediliyor. Her ne kadar, 2000’li yıllarda bu 7,8’lik frekansın özellikle iklim değişiklikleri nedeniyle arttığı bilinse de bu konuya girmeyeceğiz. Diğer yandan,bugün hastanelerde de kullanılan EEG yöntemi ile insan beyninin diğer her şey gibi bir tür enerji yaydığı bilinen bir gerçek. Bu enerji yayılımlarına alfa, beta, delta, gama ve teta dalgaları deniliyor ve her bir dalga temel olarak 5 ana frekansta yayılıyor. Beyin, mesela insan derin uykudayken 1-3Hz aralığında delta dalgaları, aktif olarak çalışırken 11-25Hz aralığında beta dalgaları yayıyor. Dinlenme halinde ya da uykudan önceki durumda beynin yaydığı 7-11 Hz aralığındaki dalgalar ise alfa dalgaları olarak geçiyor. Bu yüzden de insanın en rahat olduğu frekans aralığının, Dünya’nın 7,8’lik (8) frekansıyla uyumlu olan alfa dalgaları olduğu varsayılıyor. İlave olarak; insan DNA’sının ~8Hz’lik bir frekansa sahip olduğunun keşfedilmesi, işi daha da ilginç hale getiriyor.
432Hz’e gelirsek; bunun aslında doğanın bir ritmi olduğu varsayılıyor, çünkü Dünya’nın ~8Hz’lik frekansıyla oldukça uyum gösteriyor. Şöyle ki; 8Hz’i alıp 5 oktav yukarı çıktığımızda C notası 256’ya ulaşıyor, bu da aslında A notasının 432Hz olduğu durum demek. Bu yüzden de 432Hz ile çalınan müziklerin, insanların doğal ritmine uygun olduğu ve onları dinlendirdiği belirtiliyor. Bu iddiayı güçlendirmek için de özellikle klasik müzikte Beethoven, Mozart ve Verdi gibi sanatçıların 432Hz’i tercih ettiği anlatılıyor.
432Hz de bunlar olurken, 2.Dünya Savaşı’nın olduğu yıllarda, nasıl yapıldığı pek anlaşılmasa da 440Hz birden standart kabul ediliyor. Bu kararın savaş yıllarında alınması ve 440Hz’in, 432Hz’e göre daha agresif hissettirmesi komplo teorilerini de beraberinde getirdi. Bu teoriler içinde Hitler’den, tüm insanları kontrol etmek isteyen Rockefeller’a kadar bir dizi senaryo var ama bu kısma girmiyorum. 432Hz mi, yoksa 440Hz mi kulağa daha hoş geliyor tartışması hala devam ediyor ve bu işin bir kazananı hiç olmayacak. Tüm bunlardan bağımsız olarak kabul edilen şey şu: 432Hz daha yumuşak ve dinlendirici iken, 440Hz ona göre daha sert bir yapıya sahip...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder