20.11.2017

30.000 Kişilik Şehirden Tek Kurtulan, O Gün İdamını Bekleyen Kişiydi




   Hayat sürprizlerle dolu... 1902'de volkanik Pelèe Dağı patladığında, 30.000 kişilik şehirden tek kurtulan, o gün idamını bekleyen kişiydi. Karayip Denizi’ndeki küçük bir tropikal adaya gidiyoruz. Zamanında Kristof Kolomb'un keşfettiği, sonra batılıların işgal ettiği bir adaya...







   Fransızlar, İngilizler, Hollandalılar derken, olan her zamanki gibi zavallı yerli halka olmuş ve en sonunda Fransa tüm adaya sahip olmuş. Napolyon zamanında adaya bir takım göstermelik haklar tanınmış,bunun karşılığında da ada resmi olarak Fransa’nın bir parçası haline gelmiş. Fransa resmi olarak buraya hükmedince, buraya vali atamış. Haliyle valinin öncelikli görevi, adanın Fransa hakimiyetinde kalmasını sağlamak.


   İşte bu valilerden biri adaya yeni atanmıştır ama önünde bir sorun vardır: yakında yapılacak seçimi beyazların kazanmasını sağlamalıdır. Önceki seçimde yerli halkı temsil eden Radikal Parti’ten siyahi bir senatör seçilmişti. Bu seçimde oyu artarsa ada beyazlardan gidebilirdi. O yüzden valinin beyazların üstünlüğünü temsil eden ve sürekli olarak iktidarda olan İlerici Parti’ye yardım etmesi gerekiyordu. Ancak o küçük adada bulunan volkanik Pelee Dağı, o günlerde yavaş yavaş faaliyete geçmeye başlamış ve bu durum halkın dikkatini çekmişti.





   Tehlikenin yaklaştığını fark eden beyazlar, adadan kaçmak için hazırlıklara başlayınca, durumu öğrenen vali büyük telaşa kapılır. Çünkü beyazlar giderse, seçimi yerli halkın partisi kazanacak, kendisi bu durumu Fransa’ya açıklayamayacağı gibi görevden de alınacaktır. Vali hemen adanın en büyük gazetesini çağırır ve dağdaki volkanik hareketliliğin normal olduğunu, tehlike olmadığını uzun uzun anlatır. Radikal Parti’yi halkı paniğe sürüklemekle suçlar ve beyazları korkutup kaçırarak seçimi kazanmak için hile yaptıklarını söyler. Gazetenin editörü, valinin bu sözlerine ikna olmasa da yapacak bir şeyi yoktur, çünkü gazetenin reklam gelirlerinin kaynağı beyazlardır.


   Haber yayınlanır ancak hemen akabinde volkanda meydana gelen bir yarık sebebiyle lavlar dışarı çıkar ve bir köyü adeta yerle bir eder. Adadaki ABD elçisi, durumu Washington’a bildirmek için telgraf çekmek ister. Vali telgrafı durdurur, sorun olmadığına dair mesaj çeker. Ancak volkanın faaliyetleri artarak devam eder, dağın yakınlarındaki köyler yok olur, insanlar canını kurtarmak için şehre kaçar. Şehrin nüfusu bir anda 30.000’e çıkar. Herkes canını kurtarma derdiyle adayı terk etmek istemektedir ancak vali, tüm çıkışları yasaklar. Halk panik, korku ve sinirli bir şekilde beklerken komşu adadan bir haber gelir, oradaki volkanik dağ da patlamış ve 2000 kişi ölmüştür. Yakınlardaki bir volkanik dağın patlamasının, bu adadaki volkanik dağın basıncını azalttığı ve tehlikenin biraz azaldığı düşünülür. Vali halka moral vermek için gece şehir merkezine gelir ama durumun ne kadar kötü olduğunu kendi gözleriyle görünce inadından vazgeçer. Sabah kilisedeki ayinden sonra halka durumu bildirecek ve tahliye emrini verecektir. Ancak Pelee Dağı'nın beklemeye hiç niyeti yoktur. Öyle şiddetli bir patlama olur ki, şehir saniyeler içinde ateşle kaplanır, kendilerini güç bela denize atanlar bile canını kurtaramaz. Bu felaket 20.yüzyılın en büyük, son 2000 yılın ise en büyük 3.patlaması olarak kayda geçti. Şehirdeki 30.000 insan feci şekilde can verdi. Felaket sonunda 3 kişi yaralı kurtuldu: Biri iyileşemedi, birkaç gün sonra öldü, diğerinin akıbeti öğrenilemedi, 3.sü ise Auguste Ciparis idi. Ciparis’in suçu bir Fransız’ı öldürmekti ve ölüm cezasına çarptırılmıştı. Volkanın patladığı gün asılacaktı ama yer altındaki hücresi ona kalkan olmuştu. kul kurar, kader gülermiş.





   Ciparis daha sonra affedildi. Geçimini sirklerde, "kapalı bir yerde günlerce nasıl kalınır" şeklindeki saçma bir gösteriyle sürdürdü. Son olarak; adayla Fransa arasındaki binlerce km mesafeyi görünce, insan yanı başımızda Yunanlılara verdiğimiz adalara üzülmeden edemiyor.





   Kaynak: https://twitter.com/lagaribey/status/897528858081185793

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder